İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Sığınmacı Kampında Yaşam

Sığınmacı Kampında Yaşam

Sığınmacı Kampında Yaşam

“SIĞINMACI KAMPI” denildiğinde aklınıza ne geliyor? Hiç sığınmacı kampı gördünüz mü? Gerçekten nasıl bir yerdir?

Nisan 2002’de Tanzanya’nın batı kısmında 13 kamp kuruldu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile işbirliği yapan Tanzanya hükümeti, iç savaşlar yüzünden yerlerinden edilmiş ve başka Afrika ülkelerinden gelen yaklaşık 500.000 sığınmacıya yardım etmektedir. Böyle bir kampta yaşam acaba nasıl?

Kampa Geliş

Kandida ismindeki bir genç kız, birkaç yıl önce ailesiyle birlikte kampa geldiğinde neler yaşadığını şöyle anlatıyor: “Bize bir kayıt numarası ile karne verdiler ve Nyarugusu sığınmacı kampına gönderdiler. Orada bize, yerleşeceğimiz arazinin ve caddenin numarası verildi. Kendimize küçük bir ev yapmak için kullanacağımız ağaçları ve otları nereden kesip toplayacağımız da gösterildi. Çamurdan tuğlalar yaptık. UNHCR, çatıya koymamız için plastik bir levha verdi. Zor bir iş yapıyorduk; ancak gösterişsiz evimiz bittiğinde mutlu olduk.”

Erzak karneleri iki haftada bir çarşamba günleri kullanılıyor. Kandida şöyle devam ediyor: “UNHCR’nin dağıttığı temel gıda malzemelerini alabilmek için kantinde sıraya giriyoruz.”

Kişi başına günde ne kadar gıda veriliyor?

“Yaklaşık 3 su bardağı mısır unu, bir su bardağı bezelye, 20 gram soya unu, 2 çorba kaşığı yemeklik yağ ve 1 çorba kaşığı tuz alıyoruz. Bazen bir kalıp sabun da alıyoruz; ancak bunu bir ay boyunca kullanmamız gerekiyor.”

Peki temiz su bulmak mümkün mü? Riziki adındaki genç bir kadın şöyle diyor: “Evet, su yakındaki nehirlerden pompalanıp borularla devasa depolara dolduruluyor ve klorlandıktan sonra her kamptaki su istasyonlarına pompalanıyor. Hastalanmamak için, içmeden önce suyu kaynatmaya çalışıyoruz. Çoğu kez, sabahtan akşama kadar bu istasyonlarda su doldurmak ve giysilerimizi yıkamakla meşgul oluyoruz. Günde sadece bir buçuk kova su alabiliyoruz.”

Kampların birinde arabayla dolaşırsanız, kreşleri, ilkokulları ve ortaokulları görebilirsiniz. Kampta yetişkinler için bile eğitim verilebiliyor. Kampın hemen dışında bulunan polis karakolu ve hükümet binası, kampın güvenliğini sağlıyor. Kampta, küçük dükkânların bulunduğu büyük bir çarşı da görebilirsiniz; orada sığınmacılar sebze, meyve, balık, tavuk ve diğer temel gıdaları bulabilirler. Yöre halkından bazıları alışveriş yapmak için bu çarşıya geliyorlar. Acaba sığınmacılar bir şeyler satın almak için gerekli parayı nereden buluyorlar? Bazıları bahçesinde sebze yetiştiriyor ve elde ettikleri ürünü çarşıda satıyorlar. Başkaları ise karneyle aldıkları unun ya da bezelyenin bir kısmını satıp, bu yolla bir miktar et ya da meyve alıyorlar. Evet, burası kamptan çok, büyük bir köye benziyor. Çarşıda bazı kişileri, sanki vatanlarındaymış gibi, gülüp eğlenirken görmek olağandır.

Eğer hastaneye uğrarsanız, doktorlardan biri size, kampta basit hastalıkların tedavi edildiği birkaç klinik olduğunu, acil ve ağır vakaların hastaneye sevk edildiğini söyleyebilir. 48.000 sığınmacının bulunduğu bir kampta ayda yaklaşık 250 doğum olabileceğini düşünürsek, hastanedeki doğum servisinin ve doğumhanenin önemi daha da iyi anlaşılır.

Ruhen İyi Besleniyorlar

Tüm dünyadaki Yehova’nın Şahitleri Tanzanya’daki kamplarda yaşayan ruhi kardeşlerini merak ediyor olabilirler. Kamplarda 14 cemaat ve 3 grup olarak teşkilatlanmış, 1.200 kadar Yehova’nın Şahidi var. Şahitler neler yapıyorlar?

İsa’nın bu sadık takipçilerinin kampa geldiklerinde yaptıkları ilk şey, İbadet Salonu inşa etmek için bir arsa istemek oldu. İbadet Salonları olursa, sığınmacılar Şahitleri nerede bulacaklarını ve onların haftalık ibadetlerine nerede katılacaklarını bileceklerdi. Lugufu kampında 7 cemaat ve toplam 659 faal Şahit var. Onların pazar günü yaptıkları ibadete yaklaşık 1.700 kişi katılıyor.

Kamplardaki Şahitler çevre ve bölge ibadetlerinden de yararlanıyor. Lugufu kampında düzenlenen ilk bölge ibadetine 2.363 kişi katıldı. Şahitler, ibadetin yapılacağı alanın hemen dışına vaftiz için bir havuz yapmışlardı. Havuz için toprağa bir çukur kazılmış ve suyla doldurulabilmesi için çukurun içi muşamba bir örtüyle kaplanmıştı. Kardeşler yaklaşık iki kilometre uzaktaki bir nehirden bisikletle su taşımışlardı. Nehre her gidiş gelişte sadece 20 litre su taşıyabildiklerinden, anlaşılan pek çok kez gidip gelmişlerdi. Mütevazı kıyafetler giymiş olan vaftiz adayları vaftiz için sıraya girdiler. 56 adayın hepsi, suya tamamen daldırılarak vaftiz edildi. Bölge ibadetinde söyleşi yapılan bir vaiz, 40 kişiyle Mukaddes Kitap tetkiki yaptığını anlattı. Bunlardan dördü o ibadette vaftiz edildi.

Yehova’nın Şahitlerinin bürosu, seyahat eden nazırların, kampları düzenli şekilde ziyaret etmesi için düzenlemeler yaptı. Bir nazır şunları söylüyor: “Kardeşlerimiz hizmette gayretliler. Büyük bir sahada vaaz ediyorlar ve bir cemaatte her Şahit hizmette ayda yaklaşık 34 saat harcıyor. İlgi gösterenlerle tetkik yapıyorlar; birçok kardeş en az beş Mukaddes Kitap tetkiki idare ediyor. Bir öncü, başka bir yerde bundan daha iyi bir sahası olamayacağını söyledi. Kamptaki insanlar yayınlarımızı çok beğeniyorlar.”

Mukaddes Kitaba dayalı yayınlar kamplara nasıl ulaşıyor? Büro, yayınları trenle Tanganika Gölü’nün doğu kıyısındaki Kigoma kasabasına yolluyor. Kardeşler oradan yayınları alıyorlar ve cemaatlere göndermek üzere düzenlemeler yapıyorlar. Bazen bir kamyonet kiralayıp, yayınları tüm kamplara kendileri dağıtıyorlar. Çok bozuk yollarda yapılan bu yolculuk üç dört gün sürüyor.

Maddi Yardım

Fransa, Belçika ve İsviçre’deki Yehova’nın Şahitleri bu kamplardaki sığınmacılara yardım toplama işini çok desteklediler. Bazıları, İçişleri Bakanlığı ve UNHCR’nin izniyle Tanzanya’daki kampları ziyaret etti. Avrupa’daki Şahitler binlerce ton soya sütü, giysi, ayakkabı, okul kitabı ve sabun topladılar. Bunlar, Mukaddes Kitaptaki “fırsat buldukça, herkes için, ve bilhassa iman ehli için iyilik edelim” ilkesiyle uyumlu olarak tüm sığınmacılara dağıtılmak üzere bağışlandı.—Galatyalılar 6:10.

Sığınmacılara yardım edilmesinin yanı sıra, bu insani çabalar çok güzel sonuçlar meydana getirdi. Bir kamptaki Sığınmacılar Heyeti takdirini şu sözlerle ifade etti: “Teşkilatınızın üç defadır yaptığı insani yardım için, size, tüm topluluğumuz adına teşekkür etme onuruna sahibiz. . . . . Giysiler, yoksul durumdaki erkek, kadın, çocuk ve yeni doğmuş bebeklerden oluşan 12.654 kişiye dağıtıldı. Muyovozi sığınmacı kampında şimdi 37.000 kişi yaşıyor. Toplam 12.654 kişiye, yani kamp nüfusunun yüzde 34,2’sine yardım edildi.”

Başka bir kampta 12.382 sığınmacının her birine üç kat giysi verildi; bir diğer kampa ise kreşlerde, ilkokullarda ve ortaokullarda kullanılmak üzere binlerce kitap bağışlandı. UNHCR’nin bir bölgedeki lojistik bürosu memuru şöyle dedi: “Sığınmacı kamplarındaki insanların ihtiyaçlarının büyük bir kısmını [karşılayan] bağışlar aldığımız için çok minnettarız. En son olarak 5 konteynir okul kitabı geldi; kamu hizmetinde çalışan elemanlarımız bunları sığınmacılara dağıttı. . . . . Çok teşekkürler.”

Yerel gazeteler bile yapılan yardımdan söz etti. 20 Mayıs 2001 tarihli Sunday News gazetesindeki manşet şöyleydi: “Tanzanya’daki Sığınmacılara Giysi Geliyor.” Gazete 10 Şubat 2002 tarihli baskısında şöyle yazdı: “Sığınmacılar bağışları takdir ediyor; çünkü giysileri olmadığı için okulu bırakan bazı çocuklar artık derslere düzenli katılıyorlar.”

Ezilmiş Ama Çaresiz Değil

Çoğu sığınmacının kamptaki yeni yaşama alışması neredeyse bir yılı buluyor. Onların sade bir yaşamı var. Bu kamplardaki Yehova’nın Şahitleri zamanlarının çoğunu, Tanrı’nın Sözü olan Mukaddes Kitabın teselli edici iyi haberini sığınmacı komşularıyla paylaşmak üzere kullanıyorlar. Onlar, herkesin ‘kılıçlarını sapan demirleri ve mızraklarını bağcı bıçakları yapacağı; milletin millete kılıç kaldırmayacağı ve cengi öğrenmeyeceği’ yeni bir dünyayı anlatıyorlar. O zaman herkes “kendi asması altında, ve kendi incir ağacı altında oturacak; ve onları korkutan olmıyacak; çünkü bunu ordular RABBİNİN ağzı söyledi.” Tanrı’nın bereketi sayesinde, bu yeni dünyanın sığınmacı kamplarının olmadığı bir yer olacağı açıktır.—Mika 4:3, 4; Mezmur 46:9.

[Sayfa 8’deki resim]

Nduta kampındaki evler

[Sayfa 10’daki resimler]

Lukole İbadet Salonu (sağda) Lugufu’daki vaftiz (aşağıda)

[Sayfa 10’daki resim]

Lugufu kampındaki bölge ibadeti